20 Kasım 2021 Cumartesi

Duraksamalar


Yüzün gök kucağı, yıldız serpiştir aralarına 
Göçmen kuşlar kışlasında göç vakti hüzün gitmek vakitlerinde 
 Ellerin olsun, ellerin ellerim, 
 Avuçlarımda ekmek kokulu buğday kırıntıları 
 Sessiz söylenişlerin içten içe susuşu 
 Sen anla! 
 Artık öfke yok içimde 
 Uzun zamanlar öncesinden bu vakte değin 
 Sildim kendimi tarihin kızgınlık nöbetinden. 


 Biliyor musun deniz buralarda başka bir mavi rengi piç 
 Sardalya'ların gözlerinde korkunun resmi 
 Sessiz küfürlerinde tutuklanma endişesi 
 Başka bir ölümden doğmak ekmek kavgasının beti benzi 
 Avurtlarımda sarılık nöbetleri 
 Yüzün beyaz, yüzüm beyaz ay’ın rengi 
 Bulutların üzerinden gökyüzü yakın 
 Tutabileceğim kadar yakın yıldızlar ama karanlık aldatmacasındalar 
 Aydınlık şafak sofralarında bil cümlesi 
 Ölmek vakitlerinde; uykunun en mahmur koynunda uzanmaktalar. 
 
 Çırılçıplak kalmalı oysa beynimiz bedenimiz 
 Sömürü cennetlerinde hürriyetimiz 
 Bir atımlık mermilerin kıvılcımın da sonsuz ölümsüzlük 
 Duaları kabil değil habil’ den kalan ilk cinayetin 
 Suyun aylasında sereserpe cesetlerin üzerinden geçip gidenlerin 
 Tarih sayfalarında kırmızı çizgiden ibaret olmalı yeri 
 Kırılma noktaları ömrümüzün 
 
 Senin konuştuğun saatlerde durdu bu aralar 
 Hep sonbahar ortalarına denk getirip 
 Uzun notlara eklenen aidiyetlerde
 Birer birer gidiyorlar

Son hüzün tasması değil yüreğimizi bağlayan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap