Anısını yitirmeyen ezgiler dinliyorum, rotasını şaşırmış bir şiire rastlıyor gözlerim, yine sensizliği yazıyorum. Kanayan yarama mecalsiz kalıyor zaman. Hüzün sürecek belli, yıldız yağıyor umudun koynundaki yarınlara. Üşüyor kursağımda biriken sevinçler, bir sen kalıyorsun yüreğimde. Çırılçıplak gökyüzüne vuruluyorum sahipsiz bir gecede.
Bedenimde kanaması durmayan bir yürekle sabaha kadar kağıtları aşındırıyorum. Henüz güneş güne gülümsemeden anafora yakalanıyor düşlerim. Yorgun, uykusuz ve dalgın bir ruh hali ile yüzüm öyle gergin ve öylesine sert ki dokunsan parçalanacak sanki. İliklerime kadar üşüyorum. Saçlarım savruluyor rüzgarda aldırmıyorum. Adımların kısıtlandığı yollar yoldaşım oluyor bir başına.
Varlığımızla yoktuk, yokluğumuzla yoksulduk hep. Ama bu kahra göğüs gerecek en son kızıl karanfiller çoğalıp gülümseyecek canımın yarısı yoldaşım! Sevmek, gülümsemek ve ölmekle seslenirken yeni bir çağa, yüreğimizde patlayan her volkan dilimizde dolanan bir türkü olacak. Evrenin rahmine tarih değil, özün düşecek çünkü.
Oy sevdalım! Yol göster ki sağlam durayım, bileyim unutmamacasına. Aklımı sana vereyim, al! Al yarat yeniden taşı geleceğe, seninle ölümsüzleşeyim. Ayaklarım toprakta, ardım dağlarda, elim demirde, yüreğim ve aklım sende! Al yarat yeniden. Yarat ve güç ver ki bana Mavi Umut o zaman dövsün sevdanın kıyısını, acının VE öfkenin manifestosunu.
Tutunalım olanca gücümüzle hayata
Yıkalım tabunun korkudan ayaklarını
Terli konduların kapılarına yazalım
Aşkın ve kavganın pusulasını ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yap