Sönecektir parlayan alevin rengi
Su olacaktır yanan ağacın karası.
Yerde karıncanın boğazına
Eli değmişse anaların
Yangınlar sönecektir
Yeni bir gün doğacaktır
Çocukluğumun ağaçlarını kaybetsem de bir Temmuz sonu
Elbet yeşerecektir ülkem
Yeşerecektir en güzel Silifke sabahı
Yanan ciğerlerinizle kül olsa da
Çocukluğumun denizli başkenti
Fotoğraflarında yeşerdiğimiz
Akdenize komşu ağaçlarımız
Bir yağmur sabahında uyanacaktır
Boğsak'ta
Egribükten kıvrılıp geçecektir
Yeşilini kaybetmiş gençliğimin hüzünleri
Sonrası yeşil olacaktır yine
Yeşilovacık
Limanına kayıklar sığınacaktır
Yarım asrı geçen ömrümden
Geriye kalır mı börtü böcek
Akdere de çıkar mı yine bir Temmuz sıcağında frenk yemişi
Ölmeden ayakta görüyorum
Hatıralarımın yeşil delikanlısı çam ağaçlarımı
Nasıl bakarım ki kararmış yüzlerinize
bir daha kendine gelmez bilirim mavikent bir el atsa sularıyla
Belki de yaşayacaktı orman
Bilirim bu çağda Büyükeceli'ye yolu düşenler iflah olmaz
Atom çağını geçmiş dünyada yeşili kalmamıştı insan eliyle
Ben yine de bilirim ana eli değmişse
Güzeldir o ağaçların gölgesinde kalan sıkmalar börekler
Bilirim aynı tadı vermeyecek
Yediğimiz içtiğimiz hiç-bir yemek.
Hayvanlar yanarken ne demişlerdir bizim için
Düşündükçe ürperirim
Sessiz değildi çığlıkları cam kozalaklarının ok gibi fırlayan
Tutuşturan sesine karışıyordu mutlak
Ben peşimden yarım asrı geçen ömrümü götürürdüm itfaiye
sirenlerinin tepelere ses veren sirenlerinde
Pembecikten Aydıncığa hiç varamam kesilmiş elektrikler arasından
Akdeniz hüzünle bakar yetmez boyu
Kabarsa deniz belki de ulaşacak
Bir tek uçak ulaşmaz
Yoktur bu çağda yeterli sayısı
Yoktur envanterde
Yoktur zaten yanan canlardan hiçbiri de yoktu envanterde
Bir kaplumbağa ağlar İtfaiyecinin elinde
Ben ağlarım memleketim ağlar
Denizine girdigim koylar ağlar
Anaların eli değmişse yenilecektir
Aydınlığa ateş sıçratanlar
Ve Prometeus gibi küllerinden doğacaktir yarına çıkan tüm yollar
Üzülme anaların eli değmişse umuda bu yangın sönecektir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yap