İlkokul sıralarında oturmuyorsun artık
Yazılı kağıtlarında izi kalmış silgilere benzemiyor hayat
Dişlerinden saat yaptığın kolların taşımıyor asık suratını
Gülmek hep unutulmuş veda gibi
Asılı kalıyor anılarında
Çocukluğunun başkenti değilse hapsolduğun katlı binalar çarpmıyorsa eski günler hatırına
Yüreğinin kıpırtısı
Vedalar uçuşuyorsa takvim yapraklarından
Çıktığın merdivenler yorduysa seni
Çevirme takvim yapraklarını
En güzel yerinde asılı kalsın
Durdur zamanı bir anlığına
Silgisi yok yaşanmışlıkların
İzi kalsın
Vedalar sonbahar yaprakları gibidir
Ne çok acılar biriktirir
Düşmüş yaprağı kaldırır da rüzgarlar
Bir beni kaldırmaz sırtımdan vurulmuş anılarım
Oturttum karşıma gençliğimi
Bir çift laf edelim diye
Söylenmemiş sözlerimi haykırdım
En ıssız vadilerde
Tuttum elinden sildiğim tüm anılarımı
Mürekkep lekesi gibi çıkmadı
Sıçradı geç kalınmış öykülerime
çığlıklar yükledim heybeme
Uçurdum Akdeniz maviliğinde
İzi kalmasın diye göçtüğüm coğrafyalar kuşattı Toroslarda
Vuruldum iz bırakılan çağda
Kalemler çizdi de gelmeyen baharları
Bir biz çizemedik mutluluğun resmini
zaman seni de siler gülüm
Yırtılmış kitap sayfasında kalan
Şiiri yazılmış aşk olursun
Tükenmez sandığın kalemlerin silinen sayfalarında kaybolursan eğer
bak geriye ne kalmış
Elde var hüzün
Elde var acı
Elde var yoksulluk
Elde var yarım kalmış dizeler