5 Mart 2022 Cumartesi

ZAMAN SENİDE SİLER

İlkokul sıralarında oturmuyorsun artık
Yazılı kağıtlarında izi kalmış  silgilere benzemiyor hayat
Dişlerinden saat yaptığın kolların taşımıyor asık suratını

Gülmek hep unutulmuş veda gibi
Asılı kalıyor anılarında

Çocukluğunun başkenti değilse hapsolduğun katlı binalar çarpmıyorsa eski günler hatırına 
Yüreğinin kıpırtısı
Vedalar uçuşuyorsa takvim yapraklarından 

Çıktığın merdivenler yorduysa seni
Çevirme takvim yapraklarını
En güzel yerinde asılı kalsın

Durdur zamanı bir anlığına
Silgisi yok yaşanmışlıkların
İzi kalsın

Vedalar sonbahar yaprakları gibidir
Ne çok acılar biriktirir 
Düşmüş yaprağı kaldırır da rüzgarlar 
Bir beni kaldırmaz sırtımdan vurulmuş anılarım 

Oturttum karşıma gençliğimi
Bir çift laf edelim diye
Söylenmemiş sözlerimi haykırdım
En ıssız vadilerde

Tuttum elinden sildiğim tüm anılarımı
Mürekkep lekesi gibi çıkmadı 
Sıçradı geç kalınmış öykülerime

çığlıklar yükledim heybeme
Uçurdum Akdeniz maviliğinde
İzi kalmasın diye göçtüğüm coğrafyalar kuşattı Toroslarda
Vuruldum iz bırakılan çağda

Kalemler çizdi de gelmeyen baharları
Bir biz çizemedik mutluluğun resmini

zaman seni de siler gülüm
Yırtılmış kitap sayfasında kalan
Şiiri yazılmış aşk olursun
Tükenmez sandığın kalemlerin silinen sayfalarında kaybolursan eğer 
bak geriye ne kalmış

Elde var hüzün
Elde var acı
Elde var yoksulluk
Elde var yarım kalmış dizeler


DAĞILMIŞ ALBÜMLER GİBİYİZ

Geride kalmış fotoğrafları döktüm bugün
Kenarları yırtılmış albümlerim
selam verdi
Kızgındılar 
çıkmak istercesine yerinden
Sararmış plastikleri gücendi
Karanlıkta kalmanın hüznüyle
Albümleri aldım elime zaman gülümsedi
Baktım ilk sayfadan 
Her baktığım yüzlerde durdurdum zamanı
Sıralanmış anılarım yüzüme vurdu

Bir bir hapsetmişim hepsini  kullanılmaz çekmecelere
Beni bekler yüzler gördüm içinde
Her biri  kendimin aynası dostluklar
Ölenlerimiz de oldu
bizi bekler gibi çarptılar suratıma her baktığımda

Kara önlüklü çocukluğum da geçiyordu içinden 
Atladıkça her fotoğrafı 
Ömrüm yazılıyordu içinde
Baktıkça daldım
Baktıkça söndüm.

Karışan hayatlarım mı geliyordu benle?
Kırışan suratlarım mı bilemedim
Albümleri dağılmış 
bölünmüş ne çok acılar yaşıyoruz zaman saati eksildikçe

Ayarı tutmuyor acılarımızın
Dağılan albümler gibiyiz
birbirine girmiş mevsimler tutmuyor elimizden

Oysa duvarlara asılan fotoğraflarımız vardı bizim eski dili geçmiş zamanlarda
şimdiki zamanda 
Kendimizden başka asılı kalmadı
Telefonlara hapsolmuş anılarımız 

Özleyecek zamanı çoktan tükettik
Albümler siz kalın hiç değilse
Siz kalın çocukluğum
Siz kalın gençliğim
Sarstı beni her fotoğrafta durdurduğum zaman

Topladım albümleri
topladım hüzünlerimi 
aldığım çekmeceye hapsettim
Hapsettim çocukluğumu
Geri gelmez gençliğimi
Birikmiş ne acılarım varsa üstüne ekledim

Anladım ki hapsolan benim hayatımdı
Koyarken yerine tekrar yüzüne bakamadım albümlerin

Bir daha başkaları mı çıkarır albümleri
özler mi sevdiklerimiz 
baktıkça geri gelir mi 
Mevsimsiz gülüşlerimiz
dünyada bıraktığım kum tanesi izlerim kimbilir...

YARALI KUŞLAR SOKAĞI

İncinen vedalar uçuşuyordu 
Sonbahar yapraklarını koparan
gelen kıştan ne haberi olsun ki esintilerin

Çıplak kalan ağaçların mevsime vedası bu uğultular
Dinle bak 
yüreğinin geçmişi geçiyor
Pan flütün notaları savruluyor
Göçmüş ihtiyarlıklarımı sıyırarak

Yaralı kuşları iyileştirmez bu mevsim
Kanadı kırılmış ölümler yaşarız

Sokaklar aynı değil,
aynı değil eskittiğim ayakkabılarım
Eskidendi diye başlayan cümlelerin sessizliğinde
Geliyor ardımdan  kokladığım bütün çiçekler

Kopardığım dallarında asılıyorum
Şairler sokağında
Söyle hangi sonbaharda kırılır
sana yazamadığım dizelerim

Artık mektup yazmıyor hayat
Pullarını öptüğüm zamanlar değil
Şimdilerde saçlarımın seyrekliğinde dökülüyorum

Vakit hüzzam bir şarkı
Yaralı kuşlar sokağında ömürler tüketiyorum

Sen sonbahara selam söyle sevgilim
Üşüyen kışlar büyütmesin yüreğinde.

üşüyen kuşların titrekliğinde göçerim 
sıcak mevsimlere.
Yaralı kuşlar sokağında

Sen yine de iyi misin
Anı defterlerine onu yaz.