13 Kasım 2021 Cumartesi

Beşinci mevsim


 Fırtınalı bir günün sonunda

bir dal istedi kadın

tutunmak için


bir mum yaktı

adamın biri elini uzattı

renksemez bir günün

beyazımsı gizemiyle


böylece bir muhabbet başladı

gözce

beslendi gönül koyları

sessizce


bir mum daha yaktı adam

yüreğini açacaktı kadına

meylini ömrüne dolayıp

masallar anlatacaktı

bin bir gecede


koynunda yasemen kokusu

gözleri denize ayna

düşler

dedi kısaca

geldim

dedi kadın

yer bulamadım kendime


geriledi adam

kaybetme korkusuyla

düğümledi kendini

yeniden

kendi içinde


iki yaz iki kış dört bahar geçti

gelgeçler içinde

son mevsimin son gününde

aklı göç etti yüreğine

beyaz bir gül ile misafir oldu adamın düşlerine

sana geldim

götür beni gözlerindeki karanlığın ötesine


dalgındı fark etmedi adam

bozulmasını istemediği bir rüyanın içindeydi

kendince


kırılan kirpikleri

battı

göz göz olan yüreğine

aşka gücenik bir tebessümle

hoşça kal dedi adama


bütün aynalar bir bir kırılıyordu

adamın bedeninde

gitme

sevdiğim umudum kavgam

gitme

diye haykırıyordu tüm varlığıyla


benzersiz bir çığlıktı adamın sesi

kulaklarında

onca yıl sonra

ilk defa adıyla sesleniyordu kadına


Uzun uzun baktı kadın

Yoruldum sessizliği okumaktan

yaşanası bu hayatı

seyretmekten yoruldum


tüm tatlar acıya çaldı adam ile kadının yüreğinde

Sormak ya da söylemek istediğin bir şey varmı

diye sordu kadın


bir yaşam çizdi adam

bir kulübe yaptı

yemyeşil ormanın ortasına

umutlar ekti gökyüzüne

şelaleden bölünen bir derecik akıyordu kulübenin arka tarafında

güneşin ilk ışıkları süzülüyordu odalarına

her sabah kuş sesleriyle karışan suyun şırıltısına uyanıyorlardı

zamansız yağmurlara tutuluyorlardı

sırılsıklam

bir yandan kahvelerini yudumluyor

bir yandan gökkuşağının çıkışını izliyorlardı


donmuştu kadın öylece bakıyordu


bir meşale yaktı adam

yüreğini koydu

korkusuzca baktı kadının gözlerine..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yap